3 Eylül 2013 Salı

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM - DİYALEKTİĞİN YASALARI - ÜÇÜNCÜ YASA: ÇELİŞKİ

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
ÜÇÜNCÜ YASA: ÇELİŞKİ

VII . Diyalektiğin pratik sonuçları


DİYALEKTİĞİN, şeylere, aralıksız değişmekte olan, sürekli gelişen, kısacası, diyalektik bir harekete uğrayan şeyler olarak baktığını gördük (birinci yasa).

Bu diyalektik hareket, her şey, biz onu incelediğimiz anda, ancak, bir süreçler zincirinin, yani birbirinden çıkan bir aşamalar zincirinin sonucu olduğu için olanaklıdır. Ve incelememizi daha ileri götürerek, bu süreçler zincirinin, zaman içinde, "anlık geri dönüşlere karşın" ilerleyici bir hareketle, zorunlu olarak geliştiğini gördük. Bu harekete, "tarihsel gelişme" ya da "sarmal gelişme" dedik, ve biliyoruz ki, bu gelişme otodinamizmle (özgüçle) kendi kendini yaratır.

Peki otodinamizmin yasaları nelerdir? Aşamaların birbirlerinden çıkmalarına yol veren yasalar nelerdir? Buna, "diyalektik hareketin yasaları" denir. Diyalektik, bize, şeylerin sonsuz olmadıklarını, şeylerin, bir son ile, bir ölümle tamamlanan bir başlangıçları, bir olgunlukları, bir yaşlılıkları olduğunu öğretiyor.

Bütün şeyler şu aşamalardan geçerler: doğuş, olgunluk, yaşlılık, son. Bu, niçin böyledir? Niçin şeyler sonsuz değildir? Bu, insanlığın, her zaman ilgisini uyandırmış olan eski bir sorudur. Neden ölmek gerekir? İnsanlar bu zorunluluğu anlamak istemişler ve tarih boyunca sonsuz yaşamın düşünü kurmuşlardır; örneğin ortaçağda, (gençlik iksiri, yaşam iksiri gibi) büyülü içkiler türeterek ölümlülükten kurtulmayı düşlemişlerdir.

Peki, doğan bir şey, niçin ölmek zorundadır? İyice anlamamız için, metafizikle karşılaştırmamız gereken diyalektiğin büyük bir yasasıdır bu.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.