11 Eylül 2013 Çarşamba

I. DİYALEKTİK HAREKETTEN NE ANLAŞILIR?

Diyalektiğin birinci yasası, "hiçbir şey olduğu yerde kalmaz, hiçbir şey olduğu gibi kalmaz" gözlemiyle başlar. Kim ki, diyalektik der, hareket demektedir, değişme demektedir. Buna göre, diyalektiğin bakış açısında yeralmaktan sözedildiği zaman, bu, hareketin, değişmenin bakış açısında yeralmak demektir: Şeyleri diyalektiğe göre incelemek istediğimiz zaman, onları hareketleri içinde, değişmeleri içinde inceleyeceğiz:

İşte bir elma. Bu elmayı incelemek için iki yolumuz var: bunlardan biri metafizik bakış açısıdır, öteki ise diyalektik bakış açısıdır.

Birinci durumda, bu meyvenin biçiminin ve renginin bir tanımlamasını vereceğiz. Onun özelliklerini sıralayacağız, onun tadından vb. sözedeceğiz. Sonra elmayı bir armutla karşılaştırabilir, benzerliklerini ve ayrılıklarını görebiliriz ve sonunda bir elma, bir elmadır ve bir armut, bir armuttur sonucunu çıkarabiliriz. Eskiden şeyler bu biçimde inceleniyordu, sayısız kitaplar bunun tanıtıdır.

Eğer elmayı, diyalektik açıdan incelemek istersek, hareket açısından inceleyeceğiz; ama elmanın, yuvarlandığı ve yer değiştirdiği zamanki hareketi açısından değil, onun evriminin hareketi açısından inceleyeceğiz. O zaman göreceğiz ki, olgun elma, şu anda ne ise her zaman öyle olmamıştır. Önce, yeşil bir elma idi. Çiçek olmadan önce bir tomurcuktu; böylece elma ağacının ta ilkyaz dönemindeki haline kadar uzanabileceğiz. Demek ki elma, her zaman bir elma olmadı, elmanın bir tarihi, bir geçmişi vardır; ve şimdi de olduğu gibi kalmayacaktır. Eğer yere düşerse, çürüyecek, ayrışacaktır, çekirdekleri ortaya çıkacaktır, bu çekirdekler de, işler yolunda giderse, bir filiz, sonra da bir ağaç vereceklerdir. Demek ki, elma, hep olduğu gibi değildi ve hep olduğu gibi kalmayacaktır.

İşte şeyleri hareket açısından incelemek denilen şey budur. Bu, şeylerin, geçmişi ve geleceği açısından incelenmesidir. Böyle incelenince, elma, artık, ne olduğu ile ne olacağı arasında, yani geçmiş ile gelecek arasında, ancak bir geçiş olarak görülür.

Şeylere bu biçimde bakmayı, kafalara daha iyi yerleştirebilmek için iki örnek daha alacağız: yeryüzü ve toplum.

Metafizik bakış açısında yeralırsak, yeryüzünün biçimini, bütün ayrıntıları ile betimleyeceğiz. Yüzeyde denizlerin, karaların, dağların bulunduğunu saptayacağız; toprağın yapısını inceleyeceğiz. Sonra yeryüzünü öteki gezegenlerle ya da ayla karşılaştırabilir ve, en sonunda şu vargıya varırız: Yeryüzü, yeryüzüdür.

Oysa, yeryüzünü diyalektik açıdan incelerken, onun her zaman ne ise öyle olmadığını, birtakım değişikliklere uğradığını ve bu yüzden, yeryüzünün gelecekte de başka yeni değişikliklere uğrayacağını görürüz. Şu halde, bugün yeryüzünün güncel durumunun, geçmiş değişmeler ile gelecekteki değişmeler arasında bir geçişten başka bir şey olmadığını kabul etmeliyiz. Bu geçiş içinde gerçekleşen, olan değişmeler, bir elmanın olgunlaşmasında olan, gerçekleşen değişmelerden çok daha büyük bir ölçüde olsalar bile, seçilmez, farkedilmez değişmelerdir.

Şimdi de, marksistleri özellikle ilgilendiren toplum örneğini görelim.

Gene iki yöntemimizi uygulayalım: Metafizik bakış açısından bize denecektir ki, zenginler ve yoksullar her zaman oldu. Büyük bankaların, koskoca fabrikaların bulunduğu belirtilecek, kapitalist toplumun ayrıntılı bir betimlemesi verilecek, geçmiş toplumlarla (feodal ve köleci toplumlarla); benzerlikleri ya da ayrılıkları araştırılarak, karşılaştırılacak ve bize şu denecek: kapitalist toplum ne ise odur. Diyalektik bakış açısından, kapitalist toplumun, her zaman ne ise o olmadığını öğreneceğiz. Eğer biz, geçmişte, bir zaman başka toplumların da yaşamış olduğunu saptarsak, bunu, kapitalist toplumun da, bütün öteki toplumlar gibi, sonuncu toplum olmadığı, kapitalist toplumun dokunulmaz bir temeli bulunmadığı, ama bizim için, tersine, ancak geçici bir gerçek olduğu, geçmişle gelecek arasında bir geçişten başka bir şey olmadığı sonucunu çıkarmak için yapacağız.

Bu birkaç örnekle, şeylere diyalektik bakış açısından bakmanın, her şeye, geçici olarak, geçmişte bir tarihi olan ve gelecekte de bir tarihi olması gereken, bir başlangıcı olan ve bir sonu olması gereken şeyler olarak bakmak demek olduğunu görüyoruz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.