2 Kasım 2013 Cumartesi

V. İDEALİST KANITLAR

Berkeley'in teorisini, elden geldiği kadar yalın bir biçimde özetlemeye önem verdik, çünkü felsefi idealizmin ne olduğunu en açık yüreklilikle ortaya koyan Berkeley'dir.

Ama bizim için yeni olan bu düşünüş tarzlarını iyi kavramak için, onları ciddiye almak ve anlamaya çalışmak artık kaçınılmaz olmuştur. Niçin?

Çünkü, daha ilerde göreceğiz ki, idealizm, yeni sözlerin ve deneyimlerin ardına gizlenerek, daha üstü örtülü bir biçimde karşımıza çıkarsa da, bütün idealist filozoflar, "eski Berkeley'in" (Lenin) kanıtlarını yeniden ele  almaktan başka bir şey yapmazlar.

Çünkü, gene göreceğiz ki, resmi felsefe tarihine egemen olmuş ve hala egemen olan idealist felsefe, kendisiyle birlikte, içimize işlemiş bulunan bir düşünce yöntemi kullanarak, bütünüyle laik bir eğitime karşın, kafamıza yerleşmeyi başarabilmiştir.

Bütün idealist filozofların kanıtlarının temeli, piskopos Berkeley'in düşünüş tarzında bulunduğundan, bu  ölümü özetlemek için, bu kanıtların başlıcalarının neler olduğunu ve bize, neyi tanıtlamaya yönelik bulunduklarını belirtmeye çalışacağız.

1. Ruh maddeyi yaratır.

Bu, artık biliyoruz, felsefenin temel sorusuna verilen idealist yanıttır; bu, ruhun dünyayı yarattığını kabul eden çeşitli dinlerde yansısını bulan idealizmin ilk biçimidir. Bu iddia, iki anlama gelebilir.

Ya, tanrı dünyayı yaratmıştır ve o, bizim dışımızda, gerçekten vardır. Bu, teolojinin[11] görülegelen idealizmidir.

Ya, tanrı, bize, hiçbir maddi gerçeğe tekabül etmeyen fikirler vererek, bizde, dünya yanılsamasını yaratır. Bu madde bizim ruhumuz tarafından oluşturulmuş bir ürün olduğundan, ruhun tek gerçek olduğunu bize tanıtmak isteyen Berkeley'in "maddesizci idealizmidir".

Bunun için idealistler ileri sürerler ki:

2. Dünya bizim düşüncemiz dışında mevcut değildir.

İşte bu, Berkeley'in, şeyler ancak bizim ruhumuzda mevcut olduğu halde, biz, onlara, kendilerine özgü olabilecek özellikler ve nitelikler yükleyerek yanılgıya düştüğümüzü kesin olarak söylerken, bize tanıtlamak istediği şeydir.

İdealistlere göre, sıralar ve masalar pekala vardır, ama bizim dışımızda değil, yalnızca bizim düşüncemizde, çünkü:

3. Şeyleri yaratan bizim fikirlerimizdir.

Başka bir deyişle, şeyler, düşüncemizin yansısıdır. Gerçekten de, mademki madde yanılsamasını yaratan ruhtur, mademki bizim düşüncemize madde fikrini veren ruhtur, mademki şeyler karşısında duyduğumuz duyumlar şeylerin kendilerinden değil; ama yalnız bizim düşüncemizden ileri gelir, dünyanın ve şeylerin gerçekliğinin kaynağı bizim düşüncemizdir ve buna göre, bizi kuşatan her şey, bizim ruhumuzun dışında mevcut değildir ve ancak bizim düşüncemizin yansısı olabilir. Ama, Berkeley'e göre, bizim ruhumuz kendi başına, bu fikirleri yaratmak yeteneğinde olamayacağından ve zaten her istediği fikri (onları kendi kendine yaratabilseydi, bunu başarabileceği için) yaratamadığından, daha güçlü başka bir ruhun bu fikirlerin yaratıcısı olduğunu kabul etmek gerekir. Şu halde, bizim ruhumuzu yaratan ve ruhumuzda karşılaştığımız dünya hakkındaki bütün fikirleri bize buyuran tanrıdır.

İşte idealist öğretilerin dayandıkları başlıca tezler ve felsefenin temel sorusuna verdikleri yanıtlar bunlardır. Şimdi de materyalist felsefenin bu soruya ve bu tezlerin ortaya çıkardığı sorunlara verdiği yanıtın ne olduğunu görmeye sıra geldi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.