Felsefede metafizik denilen önemli bir bölüm vardır. Ama metafizik, ancak, tanrı ve ruhla uğraştığı için, burjuva felsefesinde böyle bir önem taşır. Onda her şey sonsuzdur. Tanrı, sonsuzdur, değişmez, kendi kendisiyle özdeş kalır; ruh da öyle. İyi de, kötü de vb. hep aynıdır, bütün bunlar, açıkça belirlenmiş, kesin ve sonsuzdur. Demek ki, felsefenin metafizik denilen bu bölümünde, şeyler, donmuş bir topluluk olarak görülürler ve her şeyi karşı karşıya koyma yoluyla, ruh maddeye karşı, iyi kötüye karşı vb. konarak, yani karşıtlar arasındaki birbirine karşı olma durumuyla uslamlama yürütülür.
Bu uslamlama, bu düşünüş biçimine, bu anlayışa, "metafizik" denir. Çünkü bu anlayış, tanrı gibi, iyilik, ruh, kötülük vb. gibi fizik dışında bulunan şeyleri ve fikirleri işler. Metafizik, Yunanca "ötesinde" demek olan meta ve dünya olaylarının bilimi demek olan fizik sözlerinden gelir. Demek ki metafizik, dünyanın ötesinde yer alan şeylerle uğraşır.
Ayrıca, bu anlayış, tarihsel bir rastlantı sonucu da, "metafizik" diye adlandırılır. Mantığı ilk inceleyen (ki hala kullanılmaktadır) Aristoteles, çok şeyler yazdı. Ölümünden sonra, öğretilileri, onun yazılarını sınıflandırdılar; bir katalog yaptılar ve sonra, Fizik diye başlık atılmış bir yazı ile ruh sorunlarını işleyen başlıksız bir yazısını buldular. Ve o yazıyı, fizikten sonra anlamına gelen Yunanca Metafizik sözü ile sınıflandırdılar.
Sonuç olarak, incelediğimiz üç terim arasında bulunan bağ üzerinde önemle duralım:
Metafizik, mekanikçilik, mantık. Bu üç bilgi kolu, her zaman birlikte görünürler ve hep birbirlerini gerektirirler. Bir sistem oluştururlar ki, biri olmadan öteki anlaşılamaz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.