Diyalektik konusundaki bu ilk bölümlerde ilk iki yasayı; değişme yasasını ve karşılıklı etki yasasını incelemiş bulunuyoruz. Bu inceleme, çelişki yasasının incelenmesini ele alabilmek için zorunlu idi, çünkü, bu, "diyalektik değişme"nin devindirici gücünü, otodinamizmi anlamamızı sağlayacaktır. Diyalektiğe ilişkin birinci bölümde, bu teorinin metafizik anlayışın baskısı altında niçin kalmış olduğunu, ve niçin 18. yüzyıl materyalizminin metafizik bir materyalizm olduğunu gördük. Şimdi, 19. yüzyılın, materyalizmin gelişmesine olanak sağlayarak diyalektik olmasını sağlayan üç büyük buluşunu kısaca gördükten sonra, bu felsefenin tarihinin, şu üç büyük dönemden, (1) antikçağ materyalizmi (atomlar teorisi); (2) 18. yüzyıl materyalizmi (mekanikçi ve metafizikçi), son olarak da (3) diyalektik materyalizm gibi üç büyük dönemden geçmesinin niçin zorunlu olduğunu daha iyi anlıyoruz.
Materyalizmin bilimlerden doğduğunu ve onlara bağlı bulunduğunu belirtmiştik. Bu üç bölümden sonra, bunun ne kadar doğru olduğunu görebiliriz. Diyalektik hareket ve diyalektik değişmenin incelenmesi konusunda, sonra karşılıklı etki yasasının incelenmesinde, bizim bütün düşünüş tarzlarımızın bilimlere dayandığını gördük.
Bilimsel incelemelerin son derece özelleştiği ve (genellikle diyalektik materyalizmi bilmeyen) bilginlerin, bazan, kendi özel buluşlarının, bilimlerin tümüne oranla önemini anlayamadıkları bugünkü günde, demiştik ki, felsefenin rolü, ona düşen özel görev, dünyanın ve daha genel sorunların açıklamasını yapmaktır; özellikle de, her bilim kolunun tüm özel buluşlarını, bunların bir sentezini yapmak üzere biraraya getirmek ve böylece bizi, giderek daha çok Descartes'ın dediği gibi, "doğanın efendisi ve sahibi" yapacak bir teori vermek, diyalektik materyalizmin özel görevidir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.