27 Ağustos 2013 Salı

VII. DİYALEKTİĞİN PRATİK SONUÇLARI

O halde, diyalektik, pratikte, bizi şeyleri yalnızca bir tek yanıyla değil, ama her iki yanıyla dikkate almaya, yanlışsız doğruyu; bilgisiz bilimi asla düşünmemeye zorlar. Metafiziğin büyük yanılgısı, şeyleri yalnızca bir yanıyla düşünmek tek yanlı yargılamaktır. Ve biz, şeyleri, tek yanından gördüğümüz ölçüde yanlışlar yaparız ve çok sık yanlış yapıyorsak, bu, tek yanlı düşünüş tarzını tutmamızdandır.

İdealist felsefe, dünyanın yalnızca insanların fikirlerinde olduğunu ileri sürerse, gerçekten de, yalnızca bizim düşüncemizde bulunan şeylerin varolduğunu kabul etmek gerekir. Doğrudur bu. Ama idealizm tek yanlıdır, (sorunun) yalnız bu yanını görür. O, yalnızca, gerçekte olmayan şeyleri türeten insanı görür ve bundan, bizim fikirlerimizin dışında hiçbir şeyin varolmadığı sonucuna varır. İdealizm, insanın bu yetisini belirtmekte haklıdır, ama pratiğin ölçütünü uygulamadığından, yalnızca bunu görür.

Metafizik materyalizm de yanılır, çünkü o da, yalnızca sorunların tek yanını görür. Evreni bir mekanik gibi görür. Mekanik bilimi var mıdır? Evet! Büyük bir rol oynar mı? Evet! Şu halde metafizik materyalizm bunu söylemekte haklıdır, ama yalnız mekanik hareketi görmek, bir yanılgıdır.

Biz, doğal olarak şeylerin ve insanların yalnız bir tek yanlarını görmeye sürüklenmişizdir. Bir arkadaşımıza değer biçerken, hemen hemen her zaman onun yalnız iyi ya da kötü yanını görürüz. Birini de, ötekini de görmek gerekir, yoksa örgütler içinde kadrolar oluşturmak olanaklı olmazdı. Siyasal pratikte, tek yanlı yargılama yöntemi sekterlikle sonuçlanır. Gerici bir örgütten bir hasımla karşılaştığımızda, onun hakkında liderlerine göre karar veririz. Ama bununla birlikte, o, dertli, kırgın, saf, küçük bir memur olabilir, ve biz, onu, büyük bir faşist patron gibi düşünmemeliyiz. Bu düşünme yöntemi, patronların kendilerine de uygulanabilir; onlar bize kötü görünüyorlarsa da, kendileri de toplum yapısının baskısı altındadırlar, başka toplumsal koşullarda başka türlü olabilirlerdi.

Eğer karşıtların birliğini düşünürsek, şeyleri çeşitli yönleriyle ele alırız. Öyleyse görürüz ki, bu, gerici, bir yanıyla gericidir; ama öteki yanıyla bir emekçidir ve onda bir çelişki vardır. Bu durumda, o örgüte neden katıldığı aranır ve bulunur ve gene, o örgüte neden katılmaması gerektiği araştırılır. Ve böylece, daha az sekter olan bir biçimde değerlendirir ve tartışırız.

Öyleyse diyalektiğe uygun olarak, şeyleri, görülebilen bütün açılardan dikkate almalıyız.

Teorik sonuç olarak ve özetlemek için diyeceğiz ki: Şeyler değişirler, çünkü bir iç çelişkiyi (kendi kendilerini ve kendi karşıtlarını) içlerinde bulundururlar. Karşıtlar çatışma halindedirler ve değişmeler bu çatışmalardan doğar; böylece değişme, çatışmanın çözümüdür.

Kapitalizm de, proletarya ile burjuvazi arasındaki bu iç çelişkiyi, bu çatışmayı içinde taşır; değişme, çatışma ile açıklanır ve kapitalist toplumun sosyalist topluma dönüşmesi çatışmanın ortadan kaldırılmasıdır.

Çelişki olan her yerde değişme vardır, hareket vardır. Çelişki olumlamanın yadsınmasıdır, ve üçüncü basamak yadsımanın yadsınması elde edildiğinde, çözüm ortaya çıkar, çünkü, bu anda çelişkinin nedeni elenmiş, aşılmıştır.

Öyleyse denilebilir ki, bilimler yani kimya, fizik, biyoloji, vb. kendi özel değişme yasalarını inceliyorlarsa, diyalektik de daha genel değişme yasalarını inceler. Engels diyor ki: 

"Gerçekte diyalektik, doğanın, insan toplumunun ve düşüncenin genel hareket ve gelişme yasaları biliminden başka bir şey değildir."[64]

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.