Felsefeyi, genel bir biçimde, dünyayı, evreni açıklama çabası olarak tanımladık. Ama biliyoruz ki, insanlığın bilgi düzeyine göre, bu açıklamalar değişmiştir ve insanlık tarihi boyunca dünyayı açıklamak için iki tutum benimsenmiştir: bunlardan biri, bir ya da birkaç üstün ruha, doğaüstü güçlere başvuran bilime karşı tutumdur; öteki ise olgulara ve deneylere dayanan bilimsel tutumdur.
Bu tutumlardan biri idealist filozoflarca, öteki ise materyalistlerce savunulur.
Bunun içindir ki, bu kitabın daha başında, materyalizm hakkında edinilecek ilk fikrin, bu felsefenin evrenin bilimsel açıklanışı olduğunu söyledik.
İdealizm, nasıl insanların bilgisizliğinden doğmuşsa -bilgisizliğin, idealist anlayışları paylaşan siyasal ve kültürel güçler tarafından, toplumlar tarihinde, nasıl korunduğunu ve sürdürüldüğünü göreceğiz-, materyalizm de bilisizliğe ya da bilmesinlerciliğe karşı savaşımdan doğmuştur.
Bunun içindir ki, bu felsefe uzun süre önlenmeye çalışıldı ve bunun içindir ki, resmi üniversite dünyasında, biçimiyle (diyalektik materyalizm), ya değeri bilinmedi, ya hiç bilinmedi ya da pek az tanındı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.