28 Eylül 2013 Cumartesi

V. MARKSİZM-ÖNCESİ MATERYALİZMİN DEĞERLERİ

Yunanlılarda, embriyon halinde bir bilim oluşur oluşmaz, materyalizmin de doğduğunu gördük. Bilim geliştiği zaman, materyalizm de gelişir ilkesini izleyerek, tarih boyunca şunları saptıyoruz:

1. Ortaçağda bilimlerde zayıf bir gelişme, materyalizmde bir duraklama.

2. 17. ve 18. yüzyıllarda bilimlerde çok büyük bir gelişmeye uygun düşen materyalizmde büyük bir gelişme. 18. yüzyıl Fransız materyalizmi, bilimlerdeki gelişmenin dolaysız sonucudur..

3. 19. yüzyılda sayısız büyük buluşlara tanık oluyoruz ve materyalizm, Marx ve Engels ile büyük bir değişikliğe uğruyor.

4. Bugün, bilimler ve aynı zamanda da materyalizm büyük bir hızla ilerlemektedir. En iyi bilginlerin, çalışmalarında, diyalektik materyalizmi uyguladıkları görülmektedir.

Demek ki, idealizm ile materyalizmin kökenleri tamı tamına birbirine karşıdır; ve biz, yüzyıllar boyunca, bu iki felsefe arasında, yalnızca akademik olmayan ve zamanımızda da devam eden bir savaşım olduğunu görüyoruz.

İnsanlık tarihinin içinde geçen bu savaşım, bilim ile bilgisizlik arasındaki savaşımdır, iki akım arasındaki savaşımdır. Biri, insanlığı bilgisizliğe doğru çeker, onu bu bilgisizlik içinde tutar; öteki, tersine, bilgisizliğin yerine bilimi koyarak insanları özgür kılmaya, kurtarmaya yönelir.

Galileo ve Viviani
Bu savaşım, engizisyon döneminde olduğu gibi, zaman zaman, çetin biçimler almıştır. Engizisyon için, başka birçok örnek arasında, Galilei örneğini alabiliriz. Galilei dünyanın döndüğünü ileri sürer. Bu, İncil'le ve Aristoteles ile çelişen yeni bir bilgidir: eğer dünya dönüyorsa, demek ki evrenin merkezi değildir, kısaca evren içinde bir noktadır, öyleyse yapmamız gereken şey, düşüncelerimizin sınırlarını genişletmek olmalıdır. Acaba Galilei'nin bu buluşu karşısında ne yapılıyor?

İnsanlığı bilgisizlik içinde tutmak için dinsel bir mahkeme kurulur ve Galilei pişman olmaya zorlanır.[40] İşte, bilgisizlik ile bilim arasındaki savaşıma bir örnek.

Şu halde, bu çağın filozoflarını ve bilginlerini, bilgisizliğin bilime karşı savaşımı içindeki yerlerine bakarak yargılamalıyız; ve göreceğiz ki, onlar, bilimi savunurken, kendileri de, bilmeden materyalizmi savunmaktaydılar. Bunun gibi, Descartes da bize, düşünceleriyle, materyalizmi ileri götürebilmiş olan fikirler vermiştir.

Ayrıca, bu savaşımın, tarih boyunca, yalnızca teorik bir savaşım değil, aynı zamanda toplumsal ve siyasal bir savaşım olduğunu da iyi görmek gerekir. Egemen sınıflar, bu savaşta her zaman bilgisizlikten yanadırlar. Bilim devrimcidir ve insanlığın kurtuluşuna katkıda bulunur.

Burjuvazinin durumu ilginçtir. 18. yüzyılda burjuvazi, feodal sınıfın egemenliği altındadır ve o sıralarda bilimden yanadır; bilgisizliğe karşı bir savaşım yürütür ve bize Ansiklopedi'yi[41] verir. 20. yüzyılda burjuvazi egemen sınıftır ve bilgisizlikle bilim arasındaki bu savaşımda, o, eskisinden çok daha büyük bir vahşetle bilgisizlikten yanadır (hitlerciliği inceleyiniz). 

Şu halde görüyoruz ki, marksizm-öncesi materyalizm, önemli bir rol oynamıştır ve tarihsel önemi çok büyük olmuştur. Marksizm-öncesi materyalizm, bu bilgisizlikle bilim arasındaki savaşım boyunca, dine, yani bilgisizliğe karşı olabilen genel bir dünya anlayışı geliştirebilmiştir. Ve gene materyalizmin bu evrimi, materyalizm çalışmalarının bu ardarda sıralanışı iledir ki, diyalektik materyalizmin meydana çıkabilmesi için gerekli koşullar gerçekleşebilmiştir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.