"Bütün çalışma kollarındaki -hayvancılık, tarım, ev sanayii üretim artışı, insan emek-gücüne, kendisine gerekenden daha çoğunu üretmek yeteneğini kazandırdı. Bu, aynı zamanda, her gens, ev topluluğu ya da karı-koca ailesi üyesine düşen günlük iş tutarını artırdı. Yeni emek-güçlerine başvurmak gerekli duruma geldi. Savaş bunları sağladı: savaş tutsakları köle haline getirildiler. Birinci büyük toplumsal işbölümü, emek üretkenliğini, dolayısıyla servetleri artırıp üretim alanını genişleterek, o günkü tarihsel koşullar içinde, zorunlu olarak köleliği getirdi. Birinci büyük toplumsal işbölümünden, toplumun iki sınıf: efendiler ve köleler, sömürenler ve sömürülenler biçimindeki ilk büyük bölünüşü doğdu."[76]
"Şimdi uygarlığın eşiğine gelmiş bulunuyoruz. ... En aşağı aşamada, insanlar yalnızca doğrudan doğruya kişisel gereksinmeleri için üretiyorlardı; zaman zaman, yapılan değişimler, yalnızca rasltantı sonucu elde kalan fazlalıkla ilgili tek tek olaylardı. Barbarlığın orta aşamasında, çoban halklar arasında, sürü, belirli bir büyüklük kazanınca, davarın, ... bir mülk durumuna geldiğini görürüz; ... düzenli bir değişimin koşulları da bundan doğar."[77]
Öyleyse, bu sırada, toplumda iki sınıf buluyoruz: efendiler ve köleler. Sonra toplum, yaşamını sürdürecek ve yeni gelişmelere uğrayacaktır. Yeni bir sınıf doğacak ve büyüyecektir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.