Biliyoruz ki, fikirlerimiz, şeylerin yansılarıdır; fikirlerimizin taşıdıkları amaçlar da şeylerin yansılarıdır, ama hangi şeylerin?
Bu soruyu yanıtlamak için, insanların nerede yaşadıklarına, onların fikirlerinin nerede ortaya çıktığına bakmak gerekir. Şimdi saptıyoruz ki, insanlar, kapitalist bir toplumda yaşıyorlar ve onların fikirleri bu toplum içinde ortaya çıkıyor ve bu fikirler, bu insanlara, bu toplumdan geliyor.
"İnsanların varlığını belirleyen, bilinçleri değildir; tam tersine, onların bilincini belirleyen, toplumsal varlıklarıdır."[69]
Bu tanımlamada, Marx'ın, "insanların varlığı" dediği şey, biziz, biz olduğumuz şeydir; "bilinç" ise, bizim düşündüğümüz, istediğimiz şeydir.
Genellikle, içime işlemiş derin bir ülkü uğruna savaşım veriyorum, denir ve bundan bizim varlığımızı belirleyen şeyin, bizim bilincimiz olduğu sonucu çıkarılır; biz, bir şey yapıyoruz, çünkü öyle düşünüyoruz ve öyle istiyoruz. Böyle söylemek büyük bir yanlıştır, çünkü gerçekte bizim bilincimizi belirleyen toplumsal varlığımızdır.
Proleter olan bir "varlık" proleterce düşünür ve burjuva olan bir "varlık", burjuvaca düşünür (neden her zaman böyle olmadığını daha ilerde göreceğiz). Ama, genel biçimiyle "bir sarayda başka türlü düşünülür, bir kulübede başka türlü".[70]
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.