6 Ekim 2013 Pazar

II. DÜŞÜNCE ALANINDA MATERYALİZM YANLISI OLMAK NE DEMEKTİR?

Düşünce alanında materyalizm yanlısı olmak, materyalizmin temel formülünü, yani varlığın düşünceyi yarattığı formülünü ve bu formülün nasıl uygulanabileceğini bilmektir.

Varlık düşünceyi yaratır dediğimiz zaman, soyut bir formülü dile getirmiş oluyoruz, çünkü, varlık ve düşünce sözleri soyut sözlerdir. Burada "varlık" dendiği zaman, sözkonusu olan, genel olarak varlıktır; "düşünce" dendiğinde de, genel olarak düşünce denmek isteniyor. Varlık genel olarak düşünce gibi, öznel bir gerçektir. (Birinci Kısım, Dördüncü Bölüm, "öznel gerçek" ile "nesnel gerçek"in açıklamasına bakınız); "öznel gerçek" mevcut değildir, bu bir soyutlamadır. O halde, "Varlık düşünceyi yaratır" demek, soyut bir formüldür; çünkü soyutlamalardan oluşmuştur.

Bunun gibi, örneğin, atları çok iyi tanıyoruz, ama attan, sözettiğimiz zaman, genel olarak at demek istiyoruz; öyleyse genel olarak at bir soyutlamadır.

Eğer atın yerine genel olarak insanı ya da varlığı koyacak olursak, bunlar da gene soyutlamalardır.

Ama genel olarak at mevcut değilse, nedir varolan? Özel olarak atlar. "Ben genel olarak atlara bakıyorum, özel olarak atlara değil" diyen bir veteriner, herkesi kendine güldürür, insanlar hakkında aynı şeyleri söyleyecek bir doktor için de durum aynıdır.

Öyleyse, genel olarak varlık yoktur, ama özel nitelikleri olan özel varlıklar vardır. Düşünce için de durum aynıdır.

Diyeceğiz ki, öyleyse, genel olarak varlık soyut bir şeydir. Özel varlık somut bir şeydir; genel olarak düşünce ve özel düşünce için de durum aynıdır.

Materyalist, varlığın nerede olduğunu, düşüncenin nerede olduğunu, bütün durumlarda tanımasını ve somutlaştırmasını bilen kimsedir.

Örnek: beyin ve fikirlerimiz.

Genel soyut formülü, somut bir formüle dönüştürmeyi bilmemiz gerekir. Demek ki, materyalist, beyni varlık olarak ve fikirlerimizi düşünce olarak özdeşleştirecektir. Şöyle düşüneektir: fikirlerimizi (düşünceyi) yaratan beyindir (varlıktır). Bu, basit bir örnektir; ama biz, şimdi daha karmaşık bir örneği, insan toplumu örneğini ele alalım ve bir materyalistin nasıl uslamlayacağını görelim.

Toplum yaşamı ana çizgileriyle bir ekonomik yaşamdan ve bir siyasal yaşamdan oluşur. Ekonomik yaşam ile siyasal yaşam arasındaki ilişkiler nelerdir? ... Somut bir formül haline getirmek istediğimiz bu soyut formülün birinci etkeni nedir? Materyaliste göre birinci etken, yani varlık, toplumu toplum yapan, ona can veren, ekonomik yaşamdır. İkinci etken, yani düşünce, varlık tarafından yaratılmış olan ve ancak onunla yaşayabilen siyasal yaşamdır.

Demek ki, materyalist, mademki siyasal yaşam, ekonomik yaşamın bir ürünüdür, ekonomik yaşam, siyasal yaşamı açıklar diyecektir.

Burada özeti yapılan bu gözlem, tarihsel materyalizmin köküdür ve ilk kez Marx ve Engels tarafından yapılmıştır. 

İşte daha ince bir başka örnek: ozan. Elbette ki, ozanı "açıklamak" için sayısız öğeler işin içine karışır; ama biz, burada, bu sorunun bir yönünü göstermek istiyoruz. 

Genellikle denilecektir ki, ozan (şiir) yazar; çünkü esin, onu yazmaya iter. Böyle söylemek, ozanın, neden şunu değil de, daha çok bunu yazdığını açıklamaya yeter mi? Hayır.  Kuşkusuz, ozanın kafasında düşünceler vardır, ama ozan, aynı zamanda, toplum içinde yaşayan bir varlıktır. Göreceğiz ki, ilk etken, ozana kendi özel yaşamını veren toplumdur; ikinci etken, ozanın beyninde taşıdığı fikirlerdir. O halde, öğelerden biri, ozanı "açıklayan" temel öğe, toplum, yani ozanın bu toplum içinde yaşadığı ortam olacaktır. ("Ozan" ile diyalektiği okuduğumuz zaman tekrar karşılaşacağız, çünkü o zaman bu sorunu iyice inceleyebilmek için bütün öğelere sahip olacağız.) Biz, örneklerle görüyoruz ki, materyalist, materyalizmin formülünü her zaman ve her yerde, her an ve bütün durumlarda, uygulamayı bilir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.