15 Eylül 2013 Pazar

III. DİYALEKTİK, UZUN ZAMAN, NİÇİN METAFİZİK YÖNTEMİN BASKISI ALTINDA KALDI?

Diyalektik anlayışın, tarihte, çok erkenden doğmuş olduğunu, ama insanların bilgilerinin yetersizliğinin, metafizik yöntemin gelişmesine ve diyalektiğin önüne geçmesine olanak sağladığını görmüştük.

Burada, insanların büyük bilgisizliğinden doğan idealizm ile diyalektiğin yeterince tanınmamasından doğan metafizik anlayış arasında, bir paralellik kurabiliriz.

Bu, niçin ve nasıl olanaklı olabilirdi? 

İnsanlar, doğayı incelemeye tam bir bilgisizlik içinde başladılar. Saptadıkları olayları incelemek için, onları sınıflandırmaya başlıyorlar. Ama sınıflandırma tarzı, bir düşünüş alışkanlığı yaratıyor. Kategoriler yaparak ve bunları birbirlerinden ayırarak, aklımız, böyle ayırmalar yapmaya alışıyor ve biz, burada, metafizik yöntemin ilk özelliğini buluyoruz. Şu halde, metafizik, bilimlerin gelişmesinde yetersizlikten çıkıyor. Daha 150 yıl önce, bilimler birbirlerinden ayrılarak inceleniyordu. Örneğin, kimya, fizik, biyoloji, kendi başlarına, ayrı ayrı inceleniyordu ve aralarında hiçbir ilişki görülmüyordu. Bu yöntem, bilimlerin kendi içinde de uygulanıyordu. Fizik, sesi, ısıyı, manyetiği, elektriği inceliyordu ve bu çeşitli olaylar arasında hiçbir ilişki olmadığı düşünülüyordu; her biri, ayrı bölümlerde inceleniyordu.

İşte burada da metafiziğin, şeyler arasındaki ilişkilerin tanınmamasını, aralarında ortak bir şey bulunmamasını kabul eden ikinci temel özelliğini çok iyi görüyoruz.

Aynı şekilde, şeyleri durgunluk halinde kavramak, hareket halinde kavramaktan çok daha kolaydır. Örnek olarak fotoğrafçılığı alalım: Görürüz ki, ilkin, şeyler kendi hareketsizlikleri içinde (bu fotoğraftır), sonra, ancak zamanla, hareketleri içinde (bu da, sinemadır) saptanmaya çalışılır. Pekala! Fotoğraf ve sinemanın imgesi, bilimlerin ve insan zihninin gelişmesinin bir imgesidir. Şeyleri, hareket içinde incelemeden önce, durgun halleriyle inceliyoruz.

Peki niçin? Çünkü, bilinmiyordu. Öğrenmek için de en kolay bakış açısı seçildi; çünkü hareketsiz şeyler, kavranması ve incelenmesi daha kolay şeylerdir. Kuşkusuz, şeyleri durgunluk halinde inceleme, diyalektik düşüncenin zorunlu bir anıdır - ama yalnız bir an, eksik, parçalı ve oluş halindeki şeylerin incelenmesiyle bütünleşmesi gereken bir andır.

Bu anlayışı, örneğin, biyolojide, zoolojinin ve botaniğin incelenmesinde görüyoruz. Çünkü bunlar iyi bilinmiyorlardı; önceleri, hayvanlar, soy ve tür biçiminde sınıflandırıldı ve aralarında ortak hiçbir şey bulunmadığı ve bu durumun her zaman böyle olmuş olduğu düşünülüyordu (metafiziğin üçüncü temel özelliği). "Saptanımcılık" (fixisme) denilen (ve "evrimcilik"in tersine, örneğin, hayvan türlerinin bugün ne iseler her zaman öyle olduklarını ve hiçbir evrim göstermediklerini iddia eden) teori buradan gelir; demek ki bu, metafizik bir
teoridir ve insanların bilgisizliğinden ileri gelmektedir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.