24 Ağustos 2013 Cumartesi

II. TARİHSEL MATERYALİZM

Tarihsel materyalizm nedir? Diyalektiğin ne olduğu bilindiğine göre, tarihsel materyalizm, kısaca, bu diyalektik yöntemin insan toplumlarının tarihine uygulanmasıdır, diyebiliriz.

Bunu iyi anlamak için, tarihin ne olduğunu belirtmek gerekir. Tarih diyen, değişme ve toplumda değişme der. Toplumun bir tarihi vardır ve o, bu tarih boyunca, sürekli olarak değişir; biz, bu akış içinde büyük olayların ortaya çıktığını görüyoruz. O zaman şöyle bir durum ortaya çıkar: mademki, tarihte, toplumlar değişiyor, bu değişiklikler nasıl açıklanır?

1. Tarih nasıl açıklanır?

İnsan kendi kendine şöyle sorar: "Savaşların yeniden ortaya çıkmasının nedeni ne olabilir? İnsanlar, barış içinde yaşayabilmeliydiler!"

Bu sorulara materyalistçe yanıtlar vereceğiz.

Savaş, bir kardinalin açıklamasına göre tanrının bir cezasıdır; bu, idealistçe bir yanıttır, çünkü olayları, tanrı ile açıklamaktadır; bu, tarihi, ruh yoluyla açıklamak demektir. Buna göre, tarihi yaratan ve yapan ruhtur.

Tanrısal iradeden sözetmek de, gene idealistçe bir yanıttır. Hitler de, Mein Kampf'ında, tarih, tanrısal iradenin eseridir diyor bize, ve doğum yerini Avusturya sınırına koyduğu için bu iradeye teşekkür ediyor.

Tanrıyı ya da tanrısal iradeyi, tarihin sorumlusu olarak göstermek, kolay bir teoridir: İnsanlar hiçbir şey yapamazlar ve dolayısıyla, savaş karşısında elimizden hiçbir şey gelmez,buna razı olmak gerekir!

Bilimsel açıdan, böyle bir teoriyi savunabilir miyiz? Bu teorinin tanıtını, olgularda bulabilir miyiz? Hayır. 

Materyalist, bu tartışmada, ilkin, tarihin, tanrının eseri olmadığını, ama insanların eseri olduğunu olumlar. Öyleyse, insanlar, tarih üzerinde etkili olabilirler ve savaşı önleyebilirler.

2. Tarih insanların eseridir.

"İnsanlar, her biri bilinçli olarak istedikleri kendi amaçlarını izleyerek, bu tarih nasıl bir biçim alırsa alsın, kendi tarihlerini yaparlar, ve işte bu başka başka doğrultularda etki yapan sayısız iradenin ve bunların dış dünya üzerindeki çeşitli yankılarının bileşkesi, tarihi oluşturur. Öyleyse burada da önemli olan sayısız bireyin ne istediğidir. İrade, tutku ile ya da düşünme ile belirlenir. Ama, kendileri de doğrudan tutkuyu ya da düşünmeyi belirleyen araçlar çok değişik niteliktedir. ... Öte yandan, ... etkin insanların beyinlerinde hangi tarihsel nedenlerin bu güdülere dönüştüğünü kendi kendine sorabilir insan."[66]

Engels'in bu metni, bize, insanların, kendi iradelerine göre davrandıklarını, ama bu iradelerin hep aynı yönde olmadığını söylüyor. Öyleyse insanların eylemlerini belirleyen, bunları yapan nedir? Onların iradeleri, niçin aynı yönde olmuyor?

Bazı idealistler, tarihi, insanların eylemleri yapar ve bu eylem onların iradesinin sonucudur demeye razı olacaklardır: bu, işi, eylemi belirleyen iradedir, bizim irademizi belirleyen ise düşüncelerimiz ya da duygularımızdır. Bunun arkasında şu süreci buluyoruz: fikir-irade-eylem, ve işi, eylemi açıklamak için, belirleyici neden olan fikri araştırmak üzere ters bir yön izleyeceğiz.

Burada hemen belirtelim ki, büyük adamların ve öğretilerin etkisi yadsınamaz, ama bunu açıklamaya gerek vardır. Bunu açıklayan, fikir-irade-eylem süreci değildir. Bunun gibi, bazıları, 18. yüzyılda, Diderot ve ansiklopedicilerin, halk içinde, insan hakları teorisini yayarak, bu fikirlerle insanların iradesini ayarttıklarını ve onları kazandıklarını, bu insanların da sonuç olarak, devrimi yaptıklarını ileri sürerler; aynı şekilde, SSCB'de de, Lenin'in fikirleri yayılmıştı, insanlar bu fikirlere uygun olarak davrandılar, eylemde bulundular, derler. Bundan, devrimci fikirler olmasaydı, devrim de olmazdı sonucu çıkar. Bu görüş, tarihin devindirici gücü büyük önderlerin fikirleridir, tarihi büyük önderler yapar diyen görüştür. Action Française'in formülünü bilirsiniz: "Fransa'yı 40 kral yaptı"; öte yandan, kralların pek fazla "fikir"leri olmadığı da eklenebilirdi.

Bu soru hakkında, materyalist bakış açısı nedir?

18. yüzyıl materyalizmi ile çağdaş materyalizm arasında birçok ortak noktalar bulunduğunu, ama eski materyalizmin idealist bir tarih teorisi olduğunu görmüştük.

İster açıkça idealist olsun, ister tutarsız bir materyalizmin arkasına gizlenerek idealist olsun, şimdi gördüğümüz ve tarihi açıklama havasındaki idealist teori, hiçbir şeyi açıklamaz. Çünkü, eyleme iten nedir?

"Eski materyalizm" diyor Engels "her şeyi eylemin güdülerine göre yargılar, tarihsel bir etki oluşturan insanları soylu olan ve soylu-olmayan ruhlar olarak ayırır ve sonra da düzenli olarak soyluların hep aldandıklarını, soylu olmayanların da galip geldiklerini saptar, eski materyalizme göre tarihin incelenmesinden hiçbir ders alınamayacağı düşüncesi de bundan ileri gelir, ve bize göre ise, tarih alanında; eski materyalizm kendi kendisiyle uyumlu değildir, çünkü devindirici güçlerin ardında ne olduğunu, devindirici güçlerin kendi devindiricilerinin de neler olduklarını inceleyeceğine, tarihte etkin ülküsel (idéales) devindirici güçleri son nedenler olarak alır."[67]

İrade, fikirler, ileri sürülür. Ama niçin 18. yüzyılın filozofları, açıkça bu fikirdeydiler? Eğer marksizmi ortaya koymaya çalışsalardı, onları kimse dinlemezdi, çünkü o çağda, insanlar, bunu kavrayamazdı. Yalnız fikirlerin verilmesi yetmiyor, bunların kavranılması da gerekir; öyleyse fikirleri kabul edecek ve ayrıca onlara biçim verecek belirli çağlar vardır.

Daima söylüyoruz ki, fikirlerin büyük bir önemi vardır, ama onların nereden geldiğini görebilmeliyiz.

Şu halde, bu fikirleri veren nedenlerin neler olduğunu, son tahlilde, tarihin devindirici güçlerinin neler olduğunu araştırmalıyız.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.