6 Eylül 2013 Cuma

II. 19. YÜZYILIN BÜYÜK BULUŞLARI

Metafizik düşünüşün terkedilmesini belirleyen, bilginleri sonra da Marx ve Engels'i, şeyleri, diyalektik hareketleri içinde ele almaya zorlayan şeyin, 19. yüzyılda yapılan buluşlar olduğunu biliyoruz. Bu çağın özellikle üç büyük buluşu, Engels'in Ludwig Feuerbach'ta değindiği buluşlar, diyalektiğin ilerlemesini sağlamışlardır.[55]

1. Canlı hücrenin ve gelişiminin bulunuşu. [56]

Bu buluştan önce, temel olarak alınan düşünüş tarzı, "saptanımcılık"tı. Türler birbirlerine yabancı olarak düşünülüyordu. Üstelik, hayvanlar dünyası bir yanda, bitkiler dünyası da öbür yanda, kesin olarak birbirlerinden ayrı tutuluyorlardı.

Hücrenin bulunuşu, 18. yüzyılın bilginlerinin ve düşünürlerinin daha önce de ortaya attıkları "evrim" fikrinin belginlik kazanmasına yolaçıyor. Bu buluş, yaşamın, ölümlerin ve doğuşların ardarda sıralanarak oluştuğunu ve her canlı varlığın benzer hücreleri olduğunu anlamaya olanak sağladı. Bu gerçeğin ortaya çıkarılmış olması, hayvanlarla bitkiler arasında herhangi bir sınırın varlığına artık izin vermez ve metafizik anlayışı kovup atar.

2. Enerjinin dönüşümünün bulunuşu.

Eskiden, bilim, örneğin, ses, ısı ve ışığın birbirine tamamıyla yabancı olduklarına inanıyordu. Oysa, bütün bu başka başka olayların birbirlerine dönüşebildikleri, cansız (inerte) maddede de, canlı doğada olduğu kadar süreç zincirleri olduğu bulunuyor. Bu buluş da, metafizik düşünüşe indirilmiş bir darbedir.

3. İnsanda ve hayvanlarda evrimin bulunuşu.

Engels der ki, Darwin, tüm doğa ürünlerinin, başlangıçta tekhücreli küçük tohumların uzun bir gelişme sürecinin sonucu olduğunu, her şeyin kökeninde hücre bulunan uzun bir sürecin ürünü olduğunu ortaya koymuştur.

Ve gene Engels, bu üç büyük buluş sayesinde, bütün doğa olaylarının zincirleme sıralanışını, yalnızca çeşitli bilim alanlarının kendi içlerinde değil, ama değişik bilim alanları arasında da izleyebileceğimiz sonucuna varır. Demek ki, bu ikinci karşılıklı etki yasasının ifade edilebilmesi, bilimlerle sağlanmıştır.

Bitkisel, hayvansal ve madensel konular arasında kesiklik yoktur, yalnız süreçler vardır; her şey zincirleme birbirine bağlanır. Ve bu, toplum için de doğrudur. İnsanlığın tarihi içinden geçmiş olan değişik toplumlar, birinin zorunlu olarak kendinden önce gelen toplumdan çıktığı bir süreçler zinciri dizisi olarak ele alınmalıdır.

Demek ki, şunu aklımızda tutmak zorundayız: Bilim, doğa, toplum bir süreçler zinciri olarak görülmelidir ve bu zincirlemeyi geliştirmek için işleyen motor da otodinamizmdir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.