Berkeley'den sonra geliştirilerek hazırlanan bu felsefenin esasına göre, şeylerin gerçek doğasını bilmeye çalışmak yararsızdır ve biz, görünüşlerden başka bir şeyi bilemeyiz. Onun içindir ki, bu felsefeye, bilinemezcilik (agnostisizm) denir. (Yunancada: a, olumsuzluk bildirir; agnostikos, bilinirlik, bilinebilir anlamına gelir; agnostisizm ise, bilinemezcilik demektir.)
Bilinemezcilere göre, dünyanın, gerçekte, ruh mu, yoksa doğa mı olduğu bilinemez. Şeylerin dış görünüşlerini tanımak, bizim için olanaklıdır, ama gerçeği tanıyamayız, bilemeyiz.
Güneş örneğini alalım. Daha önce gördük ki, güneş ilk insanların düşündükleri gibi, düz ve kırmızı bir daire değildir. Demek ki, bu daire, bir yanılsamadan, bir görünüşten başka bir şey değildir (görünüş, bizim şeyler hakkında sahip olduğumuz yüzeysel fikirdir, onun gerçeği değildir).
Bunun içindir ki, idealistler ile materyalistlerin, şeylerin madde mi, ruh mu olduklarını, şeylerin bizim düşüncemizin dışında varolup olmadıklarını; bizim için onları tanıyıp bilmenin olanaklı olup olmadığını anlamak için tartıştıklarını dikkate alarak, bilinemezciler, görünüşler pekala bilinebilir, ama gerçek hiçbir zaman bilinemez diyorlar.
Onlar diyorlar ki, duyularımız bizim şeyleri görmemizi, duymamızı, onların dış görünümlerini, dış yönlerini, yani görünüşlerini tanımamızı sağlar; öyleyse bu görünüşler, bizim için mevcuttur; onlar, felsefe dilinde "bizim-için-şey" denilen şeyi oluştururlar. Ama biz, bizden bağımsız olan şeyi, kendine özgü ve "kendinde-şey" denilen şeyi, kendi gerçeği ile tanıyamayız, bilemeyiz.
Durmaksızın bu konu üzerinde tartışan idealistler ile materyalistler, tıpkı biri mavi, öteki pembe gözlük takıp da karda gezinen ve karın gerçek renginin ne olduğunu tartışan iki adama benzetilebilirler. Varsayalım ki, gözlüklerini hiç çıkaramıyorlar. Bir gün karın gerçek rengini bilebilecekler midir? Hayır. İşte, kimin haklı olduğunu anlamak için tartışan idealistler ile materyalistlerin, biri mavi, öteki pembe gözlük takıyor. Hiçbir zaman gerçeği bilemeyeceklerdir. Kar hakkında "kendileri-için" bir bilgi edinecekler, her biri kendine göre, kendi tarzında görecektir, ama hiçbir zaman "kendinde"-karı bilemeyeceklerdir. İşte bilinemezcilerin düşünüş tarzları böyledir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.