23 Eylül 2013 Pazartesi

III. METAFİZİK DOĞA ANLAYIŞI

Metafızik, doğayı, kesin olarak saptanmış şeyler topluluğu olarak kabul eder.

Ama şeylere bakışın iki biçimi vardır.

Düşünüşün birinci tarzı, dünyayı, kesin olarak, hareketsiz kabul eder ve hareketin, bizim duyularımızın bir yanılsaması olduğuna inanır. Eğer görünürde olan hareketi çıkarırsak, doğa kımıldamaz.

Bu teori, Elealılar denilen bir Yunan felsefe okulu tarafından savunuldu. Bu dargörüşlü anlayış, gerçekle öylesine çelişik bir anlayıştır ki, zamanımızda artık tutulmamaktadır.

Doğayı donmuş şeyler kümesi olarak düşünüşün ikinci tarzı, çok daha ustacadır. Doğanın hareketsiz olduğu söylenmez, pekala kımıldadığı, ama bu hareketin mekanik bir yer değiştirme olduğu iddia edilir. Burada, birinci düşünüş tarzı ortadan kalkar; artık hareket yadsınmaz ve bu, metafizik bir anlayış değilmiş gibi görünür. Bu anlayışa "mekanikçi" anlayış (ya da "mekanikçilik" ) denir.

Bu anlayış, pek sık işlenen ve 17. ve 18. yüzyıl materyalistlerinde rastladığımız bir yanlıştır. Gördük ki, bunlar doğayı, hareketsiz saymıyorlar, hareket halinde sayıyorlar, ne var ki, onlara göre, bu hareket bayağı bir mekanik değişme, yer değiştirmedir.

Onlar, güneş sistemini tamamen kabul ederler (yer yuvarlağı, güneşin çevresinde döner), ama bu hareketin salt mekanik bir hareket, yani bir yer değiştirme olduğunu düşünürler ve bu hareketi yalnızca bu yönüyle, bu
görünümüyle dikkate alırlar. 

Ama şeyler böylesine yalın değildir. Yer yuvarlağının dönmesi, elbette ki mekanik bir harekettir, ama yer yuvarlağı bir yandan dönerken, bir yandan da bazı etkilere uğrar, örneğin soğur. Öyleyse yalnız bir yer değiştirme yoktur, meydana gelen başka değişiklikler de vardır.

Demek ki, "mekanikçi" denilen bu anlayışın temel özelliğini belirleyen şey, yalnız mekanik hareketin dikkate alınmasıdır.

Dünya durmaksızın dönüyorsa da ona hiçbir şey olmaz; dünya yer değiştirir, yuvarlağın kendisi değişmez; kendi kendisiyle özdeş kalır. Bizden önce olduğu gibi, bizden sonra da dönmeye devam eder, daima ve daima döner. Böylece her şey, sanki hiçbir şey olmamış gibi sürer gider. Öyleyse görüyoruz ki, hareketi kabul etmek, ama onu salt bir mekanik hareket olarak kabul etmek, metafizik bir anlayıştır, çünkü bu hareketin tarihi [yani başı ve sonu -ç.] yoktur.

Parçaları kusursuz olan ve aşınmaz bir malzemeden yapılmış bir saat, hiçbir değişime uğramadan sonsuza kadar işleyecektir ve böyle bir saatin bir tarihi olmayacaktır. Böyle bir dünya anlayışına Descartes'ta sık sık raslanır. O, bütün fizik ve fizyoloji yasalarını mekaniğe indirgemeye çalışır. Kimyaya ilişkin hiçbir fikri yoktur (kan dolaşımı açıklamasına bakınız), ve onun, şeylere ilişkin mekanikçi anlayışı, 18. yüzyıl materyalistlerinin de anlayışı olacaktır.

(Salt olarak daha az mekanikçi olan ve diyalektik anlayışı sezinleyen Diderot'yu bunlardan ayrı tutacağız.)

18. yüzyıl materyalistlerinin temel özelliklerini belirleyen şey, onların, doğayı, bir saat mekanizması gibi kabul
etmeleridir.

Eğer gerçekten böyle olsaydı, şeyler, hiç iz bırakmadan aynı noktaya dönüp gelirlerdi ve doğa, kendi kendine özdeş kalırdı. Bu da metafizik yöntemin birinci özelliğidir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.